İnşaat mühendisliğinin ana bilim dallarından biridir belki de en önemlisidir. Bir inşaat yapılmadan önce, yapının büyüklüğüne ve cinsine göre yaklaşık 30-60 metre altındaki zeminin etüdü yapılarak projelendirmeye esas veriler elde edilir. Bu etüt yapı güvenliği için birinci şarttır. Elde edilen verilere göre; zemin cinsi, gerilme vesaire bilgiler ışığında statik hesaplar yapılır.
Genel olarak zemin etüdü yeraltı su seviyesinin derinliği ve zemin yapısına göre ayarlanmalıdır. Yeraltı su seviyesinin zemine yakın olduğu yerlerde, özellikle kıyı bölgelerinde veya başka bir ifadeyle bataklık, balçık, dolgu gibi özel önlem alınması gereken alanlarda yapılar için risk söz konusudur. İnşaat mühendisliğinin elbette her şartta çözümü vardır. Ancak bilimsel çarenin maliyetli oluşu, gereken imalatın zaman alması çoğunlukla ihmale neden olmaktadır. Maalesef tüm paydaşlar olarak, toplumsal bilincimizi de katarak rahatça söyleyebiliriz ki, bilimin çok gerisindeyiz…
Yapı güvenliği açısından zemin neden önemlidir? Hangi iş olursa olsun, temeli sağlam değilse ömrü kısa olur ve en küçük bir darbede yıkılır. Temel sağlam zemine oturursa, binanın mühendislik hizmeti, korunması sorgulanmaya değerdir, değilse zaten yapı güvenli değildir. Yapı güvenliği depremler ile test edilir. Depremler; yeraltındaki fayların hareketleri ve enerji çıkışı vesilesi ile oluşan etkiler, ulaşılan noktalardaki yapıları sallar. Bir ağacın dallarının sallanması gibi kuru yaprakların düşmesi bir nevi deprem misalidir…
Sert kaya zemine yapılan, fore kazık kullanılarak sert zemine oturtulan, zemin iyileştirmesi yapılan binaların, diğer mühendislik hizmetleri de uygun ise ilk düğme doğru iliklendiğinden; deprem etkisi ile yıkılması çok zordur. Yapı güvenliğinin bu ilk şartı; hayati derecede önemli olmasına rağmen, ev alırken veya kiralarken banyo armatürleri kadar önemsenmez…
Mimar Sinan beş yüz yıldır ayakta duran eserlerini, zamanın teknolojisine göre çok ileri mühendislik teknikleri ile yaparken, zemin konusuna fevkalade ehemmiyet verirdi. Öncelikle düşündüğü yapı için sert kaya bir zemini bulduktan sonra arazi topoğrafyasını bozmamaya yani fazladan kazı yapmamaya önem verirdi. Yapı güvenliğini tehdit eden su var ise mutlaka suyun toplanma ve drenaj yapılarını eksiksiz yapardı…
Günümüz mühendislik teknolojisi ile hala binalar durduğu yerde yıkılıyorsa başımızı öne eğip düşünmeliyiz!..