Zamanlama

Fani dünyada, kısa ömrü en güzel şekilde değerlendirmek için zamanı verimli kullanmak şart…

Önce kendimiz, sonra ailemiz, çevremiz sonra da ülkemiz ve insanlık için faydalı işler yapma duygusu tek başına yeterli değil. Zamanın ihtiyacı ne ise onları planlı, programlı ve iyilerle beraber yapmak önemli…

İyi insan olma duygusu; merhamet, yardımseverlik ve doğruluk. Elbette çok küçük yaşlarda verilmesi gereken bir haslet…

Eğitimin önemi bilginin çokluğu değil nasıl ve ne amaçla kullanıldığı ile alakalıdır. Eğitimde disiplin şart ve disiplin de zamanı iyi değerlendirmek, öncelikleri bir plan dahilinde yapmakla ilgilidir…

Hayatı bir kulluk penceresinden değerlendirdiğimizde de kulluğun samimiyetten başladığını ve başka insanlara en faydalı işleri yapmaktan geçtiğini söyleyebiliriz…

Kamu idarecileri, hazineden yani milletin vergileriyle toplanan paradan maaş alan çalışanlardır. İster seçilmiş ister atanmış olsun yaptıkları işi kamu yararı gözeterek dürüst bir şekilde yapmakla görevlidirler. Kamu malından haksız yere kişisel menfaat elde etmek, kadim medeniyetimizin asla hoş görmediği bir tutumdur…

Kişisel menfaat elde edilmesi hazinenin kasasından doğrudan para almak şeklinde olmayabilir. Yapılması gerekli bir işin geciktirilmesi, yapılma önceliği olmayan bir işin öne alınması ve bunun karşılığında kişisel menfaat elde edilmesi de bir suistimaldir…

Rahmet Peygamberi sefere çıkmıştı, bazıları nafile oruç tutmuş ve yorgun düşmüştü. Oruç tutmayanlar tutanlara yardım ettiler. “Bugün oruç tutmayanlar sevap kazandı” diyerek yapılan ibadetin bile zamanlamasının önemine işaret etmişti. Zira esas olan diğer insanlara faydalı olmak, yük olmamaktır. Dedem rahmetli “Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır” derdi…

Tasavvuf İslam’ın özüdür. Kaidelerinden biri de “ibnü’l vakt” prensibidir. Yani zamanın ruhuna uygun bir hal içinde olmak. Geçmiş ve gelecek kaygısından uzak anını en güzel şekilde değerlendirme hali. Bu kolay elde edilecek bir durum değildir. Ehline malum mertebeler adım adım insanı kemale erdirir. Huzur ve sükûn bulmuş bir insanın en faydalı işlere memur edilmesi de Hakk’ın bir lütfudur…

Zuhurata tabi olan hakikat yolcuları için murat da yoktur. Zira ilahi buyrukta “Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz (bir şey) dileyemezsiniz.” der. Murat yerine niyetleri ile hemhal olanlara selam olsun…

Muhabbetle…