Tavır ve Eylem

Çağımızda bir duruşu, tavrı bir anlamda şahsiyeti olan insanlar maalesef parmakla gösterilir oldu. Bu noktada hayat şartlarının acımasızlığını öne sürenler, çok müreffeh bir yaşantıya sahip insanlar da bile şahsiyet fukaralığı görülmesini izah edemiyorlar. İnsanların elindekini kaybetmekten korkmaları da tam anlamıyla bir cevap olamıyor. Zira insanın kendisini güvende hissettiği ihtiyacının, ne olduğu kişiye göre değişir. Medeniyetimizin derinliklerinde yer alan “bir lokma bir hırka” felsefesinin; artık müşterisi olmasa da dünya nimetlerine verilen önemi göstermesi açısından az da olsa örnekleri mevcuttur.

Gayrıya minnet edenin şahsiyeti olmaz. Sahip olduklarının elden gitmemesi ve gözünü diktiklerinin elde edilmesi için bukalemun gibi her renge giren insanlardan elbette bir tavır bir duruş beklenemez. Bu tip insanların eylemlerinin samimiyetsiz ve göstermelik olduğu, sözlerinin ise yalan olduğu gün gibi ayandır görene. Algı ile oluşturulan kahramanlık hikayelerinin, sağlam duruş pozlarının saman alevi gibi sönümlenmesi doğaldır.

Tavır eylem ile belli olsa da bu her zaman geçerli değildir. Aynı olumlu işi yapan iki kişiden birinin kendi öz iradesiyle yapmasıyla, başkasının empoze etmesi ve neticesinde menfaat olması arasındaki fark tavırdır. Etrafındaki insanların hareket alanlarını da kişi kendi tavırları ile belirler. Bu söz “Saygıyı insanın kendisi belirler” sözü ile de örtüşür.

Örnek olarak kişinin kendi kutsalına başkasının hakaret etmesini hoş görmesi, muhatabının sınırlarını çizdiği gibi kendi öz saygısını da belirler. Toplumda çoğunlukla eylemler üzerinden değerlendirme yapılır, çoğunlukla da bu kişiyi yanlış yargıya götürür.

Tavırın isabetli olması, örnek bir şahsiyet olunması ancak hikmetle mümkündür. Hikmet de kalp safiyeti olan bahtiyarlara verilen çok kıymetli bir özelliktir. Nerede ne tavır alınacağının bilinmesi, yapılan eylemin cinsinden çok önemlidir. Başkaları tarafından güdülenlerin hikmetten nasibi olmaz.

Bir örnekliğin, bir duruşun, bir saygınlığın, bir tavırın oluşmasında söz; eylemin de çok gerisindedir. Zira ağzı laf yapan, insanları ikna kabiliyeti yüksek sahte kişilerin; süslü lafları, duygu sömürüsü tavır değil, toplumu ifsat eden zehirdir. Kafasını sadece aldatmaya yönelik çalıştıran, ruhunu şeytana satmış kişileri eylemlerinden anlamak da güçtür. Ancak, hakikat karşısında maskelerinin düşmesi ise Allah’ın bir vaadidir.

Muhabbetle…