Hayatın nizamını sağlayan, kolaylaştıran ve huzurlu bir yaşam için toplumsal kaideler içeren bir medeniyet tasavvuru fevkalade değerlidir. Hayata uygulama pratiği olmayan; inanç ve itikatların sürekliliğini beklemek zordur. Düşüncede çok güzel olup, uygulanmayan etik değerlerin zaman içerisinde toplumdan uçup gitmesi ise beklenen bir durumdur…
Kadim medeniyetimize göre güvenli olmayan binalarda ikamet etmek uygun görülmemiştir. Eşrefi mahlukat olan insanın canı aziz bilinmiş, riske atılması menedilmiştir. Eski zamanlarda çok katlı binalar yoktu, yıkılması durumunda şimdiki gibi zararların olması da mümkün değildi. Buna rağmen kırık, dökük, çatlak olan binalarda oturulmaması yönünde bir uygulama vardı…
Bugün deprem riskinin güncel olduğu hatta bazı binaların durduğu yerde yıkıldığı bir zamandayız. Etik değerlerimizin aşınmasının bir tezahürü de inşaat sektöründe fazlasıyla görülmektedir. Yaptığı işi iyi yapana “muhsin” ismi verilir ve kutsal kitabımızda “Allah muhsinleri sever” diye müjde vardır. Maalesef; müteahhidinden, ustasına, mühendisinden malzemecisine kadar yapılan işlerin yetersizliği nedeniyle birçok binamızın risk altında olduğunu görüyor ve duyuyoruz. İmalatları denetleme pozisyonunda olan denetim kurumlarının da işlerini düzgün yapmadığını müşahede ediyoruz…
Çağımız kişisel menfaatlerin öncelendiği; haramın, helalin, kul hakkının hiçe sayıldığı bir dönem de olsa, iç huzurunu sağlayanlar elbette vardır ve onlar muhsinlerdir. Yaptığı binada canların yaşayacağını düşünen muhsinler “Yaşadığın yeri pak et, kazancını hak et” prensibine göre hareket ederler. Az helal kazancın çok haram paradan bereketli olduğunu bilirler. Daha fazla kar etmek için güvensiz yaptığı binadaki bir olumsuzlukta canını kaybeden insanın vebali onları korkutur…
Oturduğu binanın güvenli olup olmadığını merak edip yetkili kurumlardan, karot aldırıp, laboratuvar deneyleri yaptıran iskân sahiplerinin de sorumluluğu vardır. Eğer test sonuçlarına göre; bina riskli ise ya güçlendirilmeli ya da yıkılıp yeniden yapılmalıdır. Söz konusu olan insan hayatı olduğu için, gecikmeden fiiliyata geçilmelidir. Aksi durumda olabilecek acı sonuçlardan binayı güvensiz yapanlar gibi vebal yüklenileceği unutulmamalıdır…
Riskli binaların olası bir depremde veya yakınındaki inşaat kazısında veya altyapı çalışmaları esnasında dayanıksız olacağı hususu bilimsel bir gerçektir. Zira bina statiğini zorlayan her çalışma, zayıf binalar için yıkım ile sonuçlanıp acı neticelere neden olabilir.