Yukarıdan aşağıya doğru boyun, sırt, bel, sakrum, kuyruk sokumu bölümlerine ayrılan ve insan vücudunu ayakta tutmaya yarayan, bünyemizin ana aksını oluşturan yapıdır. İnsan vücudunun belli bir duruşunu sağlayan omurga, çoğunlukla hayvanlar aleminde de mevcuttur. Hamam böceği, süngerler, solucanlar, yumuşakçalar, eklem bacaklılar, sivrisinekler ise omurgasız hayvanlardandır.
Darwin teorisinde dahi ilk insanı tarif eden “homo erectus” da “dik duran insan” demektir. Omurganın gelişmesiyle, fiziksel olarak doğa koşulları ile baş etmeyi başarmış insan, deneyimlerini paylaşarak “homo sapiens” yani “bilen insan” modeline evrilmiştir. Üzerinde tartışmaların olduğu Darwin’in yaratıcıyı kabul ettiği “türlerin gelişimi” kitabının 428. sayfasında mevcuttur.
Omurga kişilik tarifinde de halk arasında kullanılan bir sözcüktür. Belli bir duruşu olan ilkesi, ideali uğrunda taviz vermeyen, tutarlı, şahsiyetli insanlara “omurgalı” benzetmesi yapılır. Tam tersi; duruşu şahsi çıkarlarına göre değişen, rüzgâr ne yönden eserse o yöne dönen rüzgâr güllerine de “omurgasız” denir. Yağmur nereye yağıyorsa tarlayı oraya taşımak omurgasız insanların harcıdır.
Elif gibi olmak da omurgalı olmak da dosdoğru olmaktır. “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” kutlu emri alemlerin efendisini bile hizaya çekmiştir. “Bu ayet beni yaşlandırdı” diyecek kadar endişelendirmiştir.
İnsana şahsiyet kazandıran doğruluğu, dürüstlüğü elif gibi duruşudur. Bu ise bedel ister. Haksızlık karşısında susmamak, kendi çıkarını, makamını değil hakkı önde tutmak elbette devamında güçlükle sonuçlanabilir. Zaten bu yüzden şahsiyet, dik duruş herkese nasip olmaz.
Çoğu zaman kötülüğün sistem olarak hâkim olduğu ortamda dik duruş; aksilik ve takoz olmak gibi algılanır. İyiler hedefe konur, sistem dışına itilmeye çalışılır. Bu mücadele çoğunlukla iyilerin şahsiyetini pekleştirip, kötülerin ise maskesini düşürür.
Elif gibi olmak için vav gibi de mütevazı olmalı insan. İsmet Özel “Tevazu yerini bilmektir” der. Kâinatın en şereflisi olarak yaratılan insanın yeri; elbette doğru olmak ve omurgalı olmaktır. Yaratıcının önünde eğilen, nasıl olurda kula kulluk eder!
Dik duruş önüne gelene efelenmek değildir. Elif gibi olmak; muhatabına en güzel sözle hitap etmek, yanlışından vazgeçirmeye çalışmak, kendisine yapılan haksızlıklara da göğüs germektir. Kutsalı olmayan, sadece kendi çıkarları peşinde koşan muhterislere de “leküm diniküm veliyedin” diyebilmektir.
Muhabbetle…