Yaratılış gereği insanların iyi ve kötü yanları vardır. Akleden insandan beklenen bu durumun farkında olmasıdır. Kadim medeniyetimize göre; kusursuz insan yoktur zira her türlü eksiklikten ve kusurdan uzak olan sadece Allah’tır. İyilik ve kötülük fıtrat ölçüsünde teraziye girer. Kusurlarını törpüleyen iyi yönlerini güçlendirmeye çalışan insan kâmil olma yolundadır. Nefs bu sınavda en büyük engeldir…
İnsanların kendi kusurlarını görmek yerine başkasının kusurlarını araştırıp, kınaması; kendisine ayıp olarak yeter. Bu söz de dedelerimizin hayat düsturudur. Toplumun genel ahlak ortalaması ancak böyle yükselir. Aksi taktirde kötülük meşrulaşır ve yaygınlaşır. Kusurlar örtülür, kişiye düzeltme fırsatı verilirse, her birey kendi ayıbı ile uğraşırsa dedikodu, gıybet ve düşmanlık da artmaz…
Hal böyle iken insanların kusurları ile öğünmesi veya üstünlük gibi arz etmesi de beklenmez. Koca Ragıp Paşa’nın beytinde “Şecaat arz ederken merdi Kıpti sirkatin söyler” dediğinin aksine kusur, işleyenin de örtmesi gereken bir fiildir. Bu noktada kusurun başkasına zararı olup, olmadığı devreye girer. Hakkın yerini bulması için bilinmesi gereken kusurların ve kamuyu ilgilendiren işlerin örtülmesi değil araştırılması gerekir. Hatta adaletin harfiyen ve tez elden uygulanması için mücadele edilmesi şarttır…
Ticaretinde malının kusurunu örtmek de karşı tarafı aldatmaktır…
“Kusursuz dost arayan dostsuz kalır” der dedelerimiz. Erenler, arkadaşının kusurunu görüp, yetmiş bahane üretip, hala hayra yormayanın kardeşlik ölçüsünde sınıfta kaldığını söyler. Modern çağımızda hakiki dostluk ve kardeşliğin çok gerisinde olduğumuzu söylemeye gerek yok. Bencilliğin, çıkarcılığın alkışlandığı ve öğretildiği bir toplumda insanların bir başkasının gıyabında, itibarını korumak gibi ulvi bir hareketi yapması az rastlanır örnek davranış şeklidir. Genel olarak; söylenileni araştırmadan yangına körükle gitmek ve çoğu zaman kul hakkına girmek tercih edilir. Çünkü ağzı olan konuşur…
Sosyal medyada kasıtlı olarak yapılan paylaşımlar ile bazı stratejik kurumlar hedef alınarak itibarsızlaştırma gayretleri de görülebilir. Elbette kurumların hataları, kusurları zayıf yönleri olabilir. Görülen kusur üzerinden bazen koca bir kurumun töhmet altında bırakılması, pirenin deve yapılması; pireye kızıp yorgan yakılmasına sebep olabilir…
Mutasavvuf Abdülhaluk Gücdüvani’nin “nazar ber kadem” ilkesi, kişinin kendi yoluna odaklanmasını tavsiye eder…
Muhabbetle…