Bütün dinler kula kulluğu reddeder. Yaratana kul olmak, başka tüm şeylere karşı özgür olmayı
hissettirir. Mevkiye, makama, paraya, şöhrete, insana ve hatta nefsine tapmak akıllı insan işi
değildir. Kul hakkı; tüm dini vecibelerin ötesinde hassasiyet gösterilmesi gereken bir husustur.
Felsefi tartışmaların odağındaki toplum nizamının sağlanması da buna bağlıdır. Başkalarının
hakkına riayet etmeyen bencil davranışlar, hayatın nizamını bozar ve toplumda sosyal adalet
dengesini sekteye uğratır.
Kul hakkı, bir satış kuyruğundan başlayıp, kişinin arkasından konuşmak, hakkında suizan
etmek gibi türlü türlü karşımıza çıkar. Çağımız sosyal medyasında bir paylaşımın beğenilmesi
bile bazen kul hakkını ihlale gidebilir. Sevmediğimiz biri hakkında söylenen bir iftiranın
paylaşılması bile buna örnektir. İşe girişte torpil kullanılması ile alınan maaşların, ihaleye
fesat karıştırılması ile kazanılan menfaatlerin daha layık olanlar açısından kul hakkı olduğu
aşikardır.
Kul hakkının sadece kişisel olmadığı bir durum da vardır ki en tehlikelisi de budur. Milletin
vergileriyle oluşan devlet hazinesinin bir kuruşu bile kim bilir ne kadar kulun hakkıdır. Bir
kişinin hakkının çiğnendiği durumların telafisi mümkün iken kamu kaynaklarının gasp
edilmesi ne kadar da acı bir durumdur. Telafisi mümkün olmayan bu durumdan dolayı erenler
devlet işlerinde görev almayı tercih etmemişlerdir; olur ya yanlışlıkla kul hakkına girerim
diye. Sözümüz kul hakkının varlığını kabul eden vicdan sahiplerinedir. Bu hassasiyeti
olmayan için anlamsızdır.
Kul hakkına girilen ve bu davranışın cezalandırılmadığı toplumlar, zamanla adalet
duygusunun yok olmasıyla haklının değil güçlünün alkışlandığı, sevildiği bir kitle olurlar.
Sadece kendi hakkı yenildiği zaman karşı çıkan topluluklar da bu gruba dahildir. Çünkü
zulme rıza zulümdür ve zulüm artarak devam eder.
Sürekli zulüm ise zamanla kalplerin kararmasına ve vicdanların yok olmasına sebep olur.
Belli bir aşamadan sonra, gözler kör olur, kulaklar sağır ve insanlar üç maymunu oynamaya
başlar. Neme lazım düşüncesinin, koca Osmanlı’nın yıkılmasına sebep olacağını asırlar önce
Ebussuud Efendi, Kanuniye söylemiştir.
Kamu arazilerinin imar oyunları ile zimmete geçirilmesi gibi hileler de bir milletin her
ferdinin hakkının yenilmesidir. Rüşvet alınması ile kesilmeyen cezalar, kaçak katlar ve daha
niceleri…