Garip

Kökeni Arapça olan garip sözcüğü, yolcu ve yabancı anlamlarını içerir. Dilimizde zaman içerisinde asıl anlamından koparılıp tuhaflık ve acziyet anlamlarında da kullanılmaktadır. Neşet Ertaş eserlerinde mahlas olarak garibi kullanmıştır. Güncel bir ifade olarak egzotik bir anlamda içeren gariplik, çağımız insanının üzerine almaktan çekindiği bir sıfattır…

“Gariplik gurbetlik düşmüş özüne

Kudret sürmesini çekmiş gözüne.”

Karacaoğlan garipliği gurbette olma durumu diye ifade eder. Hakikatte erenler dünyayı gurbet olarak görürler. Gelip de bir süre kalınıp göçülecek yer olarak gördükleri için değer vermezler fani dünyaya…

“İstinye körfezinde bu akşam garipliği

Bir mihnetin sonunda tesellî kadar iyi.”

Yahya Kemal ise dokunaklık, içe dokunma hali olarak anlatır eserlerinde. İnsanın, etrafında olan bitene bir anlam veremediğinde, bu kadar da olmaz dediğinde; merhamet duygusunun yoğunlaştığı, Rabbi ile yakınlaştığı anlara delalet etse gerektir…

Kutlu Peygamber “İslam garip geldi garip gidecek” der. Buradaki mana, asla bir acziyet değildir. Zira güç ve kudret sahibi olan Allah’tır. Bu söze iman etmiş bir kişi için acziyet sadece ve yalnızca Rabbine karşı hissedeceği bir ulvi duygudur. Allah ile olan bağıdır. İslam, fertlerin azgınlıkta canavarları geride bıraktığı, toplumun bozulduğu ve ahlakın çöktüğü bir devirde ve çevrede zuhur etmiştir. O’nun etrafında halka olan bahtiyar sahabe, çevrelerinde yadırganmış, garip karşılanmış, adeta başka bir alemden gelmiş insanlar nazarıyla bakılmıştır. Belli sayıda olmaları, her hareketlerinin mevcut cemiyete uymaması ve hakkı kabul etmeyen kimseler arasından çekildikleri için onlara hep yabancı gözüyle bakılmıştır. Sonunda iyiliği yaşamak ve üzerlerine düşen tebliğ vazifesini rahatlıkla yerine getirmek için bazıları O’nun izniyle kendi yaşadıkları beldeyi terk etmek zorunda kalmışlar, böylece gariplikleri ve gurbetleri daha da artmıştır. Sonraları, bilindiği gibi, Medine’ye hicret meydana gelmiş bir süre sonra da Mekke’nin fethi gerçekleşmiştir.

Sadece ve yalnızca Allah’ın emirlerine boyun eğen ve sadece Hak rızası için garipliğe ve gurbete razı olan kıymetlilerine şöyle demiştir:

İslam, şüphesiz garip olarak başladı ve günün birinde garip hale dönecektir. Ne mutlu o gariplere ki onlar; diğer insanların ahlaki değerleri bozup, toplumu ifsat ettiği zamanlarda ıslaha uğraşanlardır.

Muhabbetle…