Algı Kahramanlığı

“Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep olur.” Malcolm X

Çağımız, algının olguyu orantısız güç ile ezdiği, paçavraya çevirdiği bir dönem. Medya gücünün yeni alanları ile her eve, her kişinin özel hayatına nüfuz ettiği günümüzde, doğru ile yanlışı ayırmak imkansıza yakın oldu. İskandinav ülkelerinde ilkokul çağında öğretilen ‘medya okuryazarlığı’ kavramı maalesef Doğu toplumlarında çok yeni, ülkemizde ise üniversitelerde seçmeli ders olarak idealist hocaların gayreti kadar kısıtlı. Özünde kritik analitik düşünmeyi, sağlıklı düşünceyi, doğru karar alıp uygulamayı, hayata geçirmeyi barındıran bir farkındalık eğitimi…

“Ben olsam, Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere ‘eleştirel düşünme’ dersleri koyardım. Batı’nın aksine, Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur.” Aliya İzzetbegoviç

İnsanoğlunun inanma ihtiyacı doğru kanalize edilmemişse, fanileri gözünde büyütüp, tanrılaştırıp, her dediklerine, yaptıklarına ulviyet atfederek avunur dururlar. Bu boşluğu gören uyanıkların, algı gücü ile kahramanlık destanı yazmaları ve hüküm sürmeleri yeni değildir. Günümüzde algının en iyi manipülasyonu medya eliyle olmaktadır. Sosyal medya; elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlar yoluyla, siber teknoloji ve yapay zekâ yardımıyla adeta korkunç bir düşman hüviyeti kazanmıştır. Düşüncelerimize, hissettiklerimize kadar etkili olan bu ortamın; dijital alemin gücünün toplumları nasıl yönlendirdiğini, uyuttuğunu, aldattığını ancak medya okuryazarlığı gözler önüne sermektedir…

Her çelişkili açıklamaya bir izah, her kötülüğe bir bahane, her ihanete bir strateji uydurulurken; toplum önünde bunu açıklayacak satılık kalemşörler de bu sistemin bir oyuncusu konumundalar. Kendilerine sunulan konforlu hayatın bedeli olarak, sahte tanrılarının her fiilini ayakta alkışlayacak kadar kişilik yoksunu bir dalkavuklar kesimi de sistemin vazgeçilmez parçası. Olan bitenin farkında olmayan, duyguları algıya köle edilmiş bir toplum ise, hakikat meydana çıktığında faturayı ödeyecek olan en zayıf halka…

Sözde demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin temsilcileri sayılan Batı yönetimleri, diğer tüm ülkelerde bu kavramları sadece kendileri için düşündüklerini, yaptıkları ile açıkça ortaya koymaktadırlar. Medya okuryazarlığı yüksek halkların bu gerçeği görmesi ve dünyanın başka yerlerindeki zulümlere ortak olan idarecilerine tepki vermesi bu yüzdendir. Uygulamada bir değişikliğe gidilmesine sebep olmasa da zaman zaman yönetimlerini zorlamaktadırlar…

Muhabbetle…