Düşüncelerin şaka ve nükte yoluyla aktarımı. Biraz zekâ ve incelik gerektirir. Bu olmayınca anlatanı komik duruma düşürür. Nüktedan olmak, olayları bazen mizah yoluyla anlatmak hoştur. Ciddiyet gerektiren konuların mizah ile anlatılması pek hoş olmasa da yerine göre, izahı olmayanın mizahı tercih edilebilir…
Mizah yapılırken, kimseyle alay edilmemesi, kimseye hakaret edilmemesi, kötü söz ve lakap kullanılmaması iyidir. Koca bir konuşmanın akılda kalanı sadece yapılan bir mizah sahnesi olabilir. İnsanın gülmeye eğlenmeye ihtiyacı vardır. Gülüp eğlenirken, düşündüren fıkralara, esprilere, orta oyunlarına, kaliteli tiyatro ve filmlere ihtiyaç vardır. Bu meşru yollar ile sağlanmaz ise gayri meşru mizah anlayışı zamanla topluma yerleşir…
Çoğu zaman güleriz ağlanacak halimize. İnsanoğlu hayat boyu nice acılar yaşar, üzülür, bazen elinden bir şey gelmez, yanlışı görür anlatır, çabalar düzeltemez. Çabasından vazgeçmek yerine ironiye başvurması da yine bir isyandır, başkaldırıdır. Zulme rıza göstermemektir, insan kalabilmektir. Belki de tepkinin etkisini de artırır zira ironi tersinden söyleyip anlatımı güçlendirir. İroniyi gerçek zannedip tepki gösterenlere ne demeli siz düşünün…
Timurlenk, Nasrettin Hoca ‘nın bulunduğu şehre bir fil hediye etmiş. Fil, şehirde bağ, bahçe ne var ne yoksa silip süpürmüş. Bununla kalsa iyi, şehirdekiler fili beslemek için ambarda, kilerde ne varsa tüketmişler.
Şehrin ağaları Nasreddin Hoca’ya gelerek: “Aman hocam nedir bu filden çektiğimiz. Hünkâr seni dinler. Hünkârla konuş da şu fil belasını başımızdan alsın.” demişler.
Hoca önde, ağalar arkada, huzura çıkmak için yola düşmüşler. Otağın kapısına gelindiğinde hoca, durumu tekrar görüşmek üzere arkasına dönmüş bakmış bir de ne görsün, ağalardan eser yok, arkasında in cin top oynuyor…
-Hayırdır Hoca, yine ne istiyorsun? demiş Timur.
“Devletlim, şehrin ağaları beni size ricaya gönderdiler. Hediyeniz olan filden çok memnun kaldılar. Garibim yalnız kalıyor bir tane daha fil istiyoruz.” demiş.
-Hay hay! Ne demek hoca. İstediğiniz fil olsun. Var git müjdeyi hemen ver, demiş.
Nasreddin Hoca, otağın kapısından çıkınca, ağalar ortaya çıkmış, hemen hocanın etrafını sarmış. “Müjde bekleriz Hoca, fil ne zaman gidiyor?” demişler.
-Alın size müjde, ikincisi de yarın geliyor!
Muhabbetle…